Ucuzlayan teknolojiler, daha önce sadece büyük şirketlerin yapabildikleri inovasyonları yapabilmemizi sağlıyor.
Eşitsizlik, günümüzün sosyal, ekonomik ve politik atmosferinde önemli bir yer oynuyor. Dünya nüfusunun yüzde 1’i, zenginlik pastasından yüzde 35 pay alıyor. Üstelik bu eşitsizlik daha da derinleşecekmiş gibi görünüyor. Sorunlarımıza basit ve ucuz çözümler üretmek, gerçekten büyük bir fark yaratabilir.
Eşitsizliği ölçmenin yollarından biri, Gini katsayısıdır. Sıfır ile 1 arasında bir rakam verir. Sıfır, herkesin eşit gelire sahip olduğu, mükemmel eşitliği temsil ederken 1, en yüksek eşitsizliği gösterir. OECD verilerine göre, OECD’yi oluşturan ülkelerde, 1980’lerin ortalarında Gini 0.28’di. 2015’te ise bu sayı yüzde 10 artarak 0.31’e yükseldi.
Eşitsizliğin küresel bir sorun olduğu su götürmez. Dünya Bankası’nın araştırmalarına göre, dünya nüfusunun yarısından fazlası, yaklaşık 4 milyar kişi, günlük 9 doların altında bir gelirle yaşıyor. Eşitsizlik aynı zamanda ülkelerin iç sorunu. 2015’te, 22 OECD ülkesinin 17’sinde Gini yükseldi.
Tutumlu (Frugal) inovasyon, insan becerisini daha hızlı, daha iyi ve daha ucuz çözümler üretmek için kullanmaktır. Finansal hizmetler, sağlık, eğitim ve enerji ise başlıca uygulama alanlarıdır. “Tutumlu” denmesinin nedeni ise, bunun devletler veya büyük şirketlerin devasa yatırımlarıyla değil, temel ihtiyaçları karşılamak için ucuz teknolojiler geliştirmekle ilgili olmasıdır. Tutumlu inovasyon eşitsizliğin hem arz hem de talep kesimine hitap eder.
Talep açısından bakıldığında, ucuz finansal hizmetler, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişemeyen pek çok insana tutumlu çözümler sunar. Güney Asya, Afrika ve Latin Amerika’da bunun örneklerini görüyoruz. Hindistan’da, katarakt, kalp ameliyatı ve prostetik alanında nüfusun büyük bölümüne ücretsiz veya çok ucuz hizmetler sunulabiliyor.
Arz açısından bakıldığında ise, tutumlu inovasyon, yüksek katma değerli iş alanları açma fırsatı sunuyor. Büyük şirketler eskiden olduğu gibi, toplu işe alımlar yapamıyorlar. İş hayatına atılan gençler de girişimcilik kültürünün yaygınlaşmasıyla artık iş peşinde koşmuyor, kendi işlerini yaratıyorlar.
Ucuz bilgisayarlar, gaz, ısı, ışık ve hareket sensörleri, 1000-2000 TL bandındaki akıllı telefonlar ve 3D yazıcılarla birlikte, küçük ekipler halindeki insanların icat yapma ve prototip üretme imkânları çoğaldı. Maker Hareketi, çözümlerini ticari bir ürüne dönüştürmek için kitlekaynak yöntemlerine yöneldi. İmalatı dış kaynakla hallediyor, ürünlerini Amazon’da satışa çıkarıyor, sosyal medyayla tanıtımını yapıyorlar. Küçük Maker laboratuvarları, yakın gelecekte sürdürülebilir fabrikalara dönüşebilir.