Günümüzün bilişim sistemlerinde önemli bir bileşen olarak yer alan “yapay zekâ”, adını 1950’li yıllardan ünlü ABD’li bilişsel bilimci John McCarthy’den almıştır. Buna göre yapay zekâ, akıllı makineler yapma mühendisliği ve bilimidir. Zaman içerisinde geliştirilen birçok yaklaşım, ortaya çıkan dijital veri ve insan deneyimlerinin de kullanılmasıyla birlikte yapay zekâ artık akıllı sistemler geliştirme amacına yönelik tüm yaklaşımların toplu adı haline gelmiştir.
Geniş bir kavram olan yapay zekâ kapsamında makine öğrenmesi ve derin öğrenme teknolojileri, geniş veri kümeleri içerisinde yatan özellikleri ve bu özelliklerin birbirleriyle ilişkilerini araştırır. İstenmeyen mesajların filtrelenmesi, öneri motorlarının geliştirilmesi, bankacılık, sigortacılık, iletişim gibi sektörlerde müşterilerin istismar davranışlarının tespiti, kredi skorlama, hastalık tespit ve teşhisi, uzay çalışmaları, ulusal güvenlik ve daha birçok alanın yanı sıra elbette finans ve yatırım dünyasında yapay zekâ uygulamaları doğru yatırım kararlarının alınmasında da yaygın olarak kullanılmaktadır.
Makine öğrenmesi algoritmaları, belirli kural tabanlarına bağlı kalmaksızın verinin özelliklerine göre tecrübe ile kendilerini geliştirebilmektedir. Eğitim amaçlı olarak verilen veri üzerinde çalıştırılan algoritmalar sonucunda bir fonksiyon elde edilir. Elde edilen fonksiyon kullanılarak yeni veriler üzerinde tahmin yapılır. Böylece makine, geçmiş verilerden öğrendiklerini yeni durumlara uygulayabilir.
Makine öğrenmesinin özel bir durumu olan derin öğrenme ise çok katmanlı ve birçok gizli alt katmana sahip yapay sinir ağlarından oluşur. Çok katmanlı yapısı nedeniyle karmaşık ilişkileri de modelleyebilir.
Yapay zekâ teknolojileri veya yöntemleri insanların düşünme şeklinden ilham almaktadır ve günümüzün yatırım dünyası ile de giderek daha fazla entegre olmaktadır...