Yapay zekâ ve algılayıcı teknolojilerindeki gelişmeler günümüzde ekonomik ve sosyal yaşamın her alanına nüfuz eden ve farkında olmadan kullandığımız bir çeşitlilik sergileyen çok boyutlu bir düzeye ulaşmıştır. Facebook’un bize tanıyor olabileceğimiz kişileri önermesi veya ilgilendiğimiz ürünlerin internet gezintimiz esnasında bize gösterilmesi belki hoşumuza gidiyor. Ama bunlar üzerine düşünmeye genellikle zaman ayırmayız. Ancak bizi yok etmek isteyebilecek bir makinenin de ailemizi, tanıdıklarımızı, hoşlandığımız mekânları ve zevklerimizi bilme ihtimali ise endişe vericidir.
Bugün “teknoloji hızla ilerliyor” sözü teknolojiyle ilgili yazılarda sık sık geçen klişe bir cümle haline geldi. O yüzden zihnimizde yaratması gereken etkinin belki onda birini bile yaratmıyor, ancak önümüzdeki 10 yıl içinde hayatlarımız robotlar tarafından kuşatıldıkça bu sözün gerçekliğine artan ölçüde tanık olacağız.
Elbette yapay zekâ teknolojisinin askeri alanda uygulamaması düşünülemez. Kaldı ki insanlık tarihini değiştirmiş birçok buluş gibi robot teknolojisi de aslında askeri kökenli bir teknolojidir. Isı izine veya radar kesitine göre bir uçağı bulup imha eden füzenin dayandığı teknoloji ile Google’ın sürücüsüz aracının arkasındaki teknoloji benzer özelliktedir. Bu yazımızda, günümüzün çok eksenli harp ortamında yapay zekâ teknolojisinin arama, kurtarma ve muharip faaliyetler gibi alanlarda Türk Silahlı Kuvvetlerine olabilecek etkilerinden bahsedeceğiz.