21’inci yüzyılda uzay yarışında değişen dinamikleri incelediğimiz “Yeni Uzay Çağı: 21’inci Yüzyılda Kozmik Rekabet” araştırma raporumuzun üçüncü bölümünde, 2020 sonrasında büyük ivme kazanması beklenen takım uydu projelerini mercek altına alacağız. Zira takım uydular 21’inci yüzyıl uzay teknolojilerinde sunduğu fırsatlar ve yaratabileceği tehditler açısından en çok dikkati çeken unsurlardan olacak gibi görünmektedir.
Takım uydular da yazı dizimizin önceki bölümlerinde altını çizdiğimiz gibi, 21’inci yüzyılın çığır açan teknoloji ve iş yapış biçimlerindeki değişimin bir ürünüdür. Yeni teknolojiler ve yeni iş modelleriyle finansman sorunlarını çözen özel sektörün uzaya ilgisinin artması, uzay fırlatma maliyetlerini düşürürken; mikro elektronik, nesnelerin interneti (IoT), katmanlı imalat (Üç boyutlu yazıcılar) gibi teknolojiler küçük, hatta mikro boyutlu uyduların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ancak bu küçük ve mikro uydular genellikle boyutlarından ötürü karmaşık görev yükleri taşıyamamakta ve sabit yörüngede (GEO) faaliyet göstermeye elverişli olamamaktadır. Ancak küçük ve mikro uydular aşağıda değinilecek bir dizi avantajdan ötürü alçak yörüngede (LEO) ve orta yörüngede (MEO) senkronize olarak kullanılmaya başlanmış ve verim elde edilmiştir.
2020 yılı itibarıyla sadece takım uydular (Satellite Constellation) çağına değil “mega takım uydular (Mega Constellation Satellites)” çağına da girilmiş bulunmaktadır. Özellikle 2019 yılından itibaren küçük uydulardan yüzlercesi hatta binlercesi, alçak yörüngeye yerleştirilmeye başlanmıştır. Bu yeni bir uzay mimarisine işaret etmektedir.
Küçük girişimlerden (Startup) büyük teknoloji ve havacılık şirketleri ile kamu girişimlerine kadar pek çok oyuncu, iletişim (internet, IoT, uydu telefonu, 5G mobil iletişim, TV ve radyo yayınları), yeryüzü gözlem ve savunma gibi amaçlarla geleneksel iş modellerini bir kenara iterek bu yeni mimarileri takip etmektedir.
Yetersiz hizmet alan veya uzak alanlara iletişim hizmetleri sağlama dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle, çoğunlukla alçak yörüngede giderek daha fazla sayıda takım uydu planlanmaktadır. Bir iddiaya göre 2030 yılına kadar 107 bin parça alçak yörünge uydusunun uzaya gönderilmesi planlanmaktadır. Nisan 2020 itibarıyla Dünya yörüngelerinde (LEO, MEO ve GEO) 2.666 kadar aktif uydu bulunmaktadır ve bu hesaba Nisan 2020’den beri uzaya gönderilen çok sayıda Starlink ve BlackSky uyduları dahil değildir. Bu durumda, yeni takım uyduların sayısı yakında daha önce fırlatılan tüm uydulardan daha fazla olacaktır.
Ancak takım uydu projelerindeki astronomik artış bir dizi bilimsel ve ekonomik kaygıların yanı sıra, güvenlik ve kirlilik endişelerini de beraberinde getirmiştir. Bu kaygılar takım uyduların sürdürülebilir olup olmayacağına dair kuşkuların doğmasına yol açmaktadır.
Gerek gelişim dinamikleri, gerek yaratacağı fırsatlar ve gerekse ortaya çıkabilecek sorunlar açısından takım uydular yakından incelemeyi hak etmektedir. “Yeni Uzay Çağı: 21’inci Yüzyılda Kozmik Rekabet” konulu yazı dizimizin üçüncü bölümünde önce takım uyduların genel çerçevesi çizilecek ardından kullanım alanlarına göz atılacak, belli başlı takım uydu projeleri hedefleri sıralandıktan sonra bu teknolojinin sürdürülebilir olup olmayacağı yönündeki görüşlere göz atılacaktır...