Güvenlik kavramı uzun yıllar boyunca ülkelerin iç ve dış tehditlere karşı korunması kapsamında askeri ve polisiye tedbirler boyutunda algılanmış ve uygulanmıştır. Ancak 21’inci yüzyıl, teknolojinin ve internetin hızla yaygınlaşması, iş ve sosyal yaşamın dijitalleşerek boyut değiştirmesi gibi gelişmelerle beraber farklı tehditleri de gündeme getirmiştir. Tüm sektörleri ve sosyal yaşamı sarmalayan yeni dinamikler çerçevesinde pek çok alan da bütünsel güvenlik kapsamı çerçevesinde değerlendirilmeye başlanmıştır.
Ortadoğu’da yaşanan Arap Baharı’nın tetiklediği ve günümüzde de devam eden göç olgusu, dünyanın pek çok noktasını saran gıda krizleri, artan nüfus artışı ile mal ve hizmetlere yönelik aşırı talebin doğurduğu toplumsal kapasite sorunları hemen her alanda baş göstermiştir. Büyüyen ve çeşitlenen ekonomilerin gerektirdiği ekstra tedarik gereksinimleri, enerji ihtiyacının artması gibi gelişmeler elektrik, su, telekomünikasyon gibi toplumsal altyapılarda sorunlar doğurmuştur. Bunun yanında şiddetini her geçen gün artıran küresel iklim değişikliği ani hava olaylarını, sel, fırtına veya aşırı sıcak dalgaları gibi iklim kaynaklı şokları tarihte görülmedik biçimde çoğaltmıştır. Mevcut sorunlar COVID-19 pandemisinin paradigma değiştirici etkileriyle 2019 sonundan itibaren katlanarak çoğalmaya devam etmiş, pandeminin açtığı yaralar sarılamadan Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte temel gıda maddelerinde ve hemen her sektör için kritik önem taşıyan çeşitli emtialarda ciddi fiyat artışları görülmüştür. Dünyada kıtlık tehlikesi ortaya çıkmış, küresel jeopolitik konjonktürde yeni bir dünya savaşının tetikleneceğine dair endişeler körüklenmiştir.
Tüm bu unsurlar, özellikle gıda, su, enerji, telekomünikasyon ve ulaşım gibi toplumsal yaşamla doğrudan bağlantılı çok sayıda alanı güvenlik boyutuyla öne çıkarmıştır. Yaşanan gelişmeler bir ülkenin güvenliğinde büyük yer tutan ve kritik endüstriyel altyapılar olarak tarif edilen sistemlerin güvenliğinin sağlanmasını her zamankinden daha önemli kılmıştır. Bu perspektiften yola çıkarak, üç bölümden oluşacak Araştırma Raporu yazı dizimizin birinci bölümünde, kritik endüstriyel altyapılar tanım ve tasnif bakımından değerlendirilecek, kritik endüstriyel altyapıların güvenliklerinin dünyada ve Türkiye’de nasıl algılandığına değinilecek, Türkiye’de enerji iletim ve dağıtım güvenliği, toplumsal dayanıklılık (elastikiyet) çerçevesinde incelenecektir...