Dünyada en değerli kaynak sudur. Yaşamın sürmesi için suyun bir ikamesi yoktur. İnsan olarak varlığımızı sürdürmemiz için hem suyu doğrudan tüketmemiz hem de suyu kullanarak gıda üretmemiz gereklidir. İçme, yemek pişirme, temizlik, tarım, hayvancılık ve sanayi, enerji ve kültürel nedenlerle su vazgeçilmez bir öneme sahiptir.
Dünyanın üçte ikisi sularla kaplı olmasına rağmen insan kullanımına uygun tatlı ve temiz su kaynakları son derece sınırlıdır. Bu sınırlı kaynaklara erişim herkesin doğal hakkıdır.
Suya erişim sadece yaşamın idame ettirilmesini değil insani gelişimlerin de önünü açar. Suya erişimin kolaylaştırılması, su temini için harcanacak saatlerden tasarruf sağlar ve bu vaktin eğitime veya iş verimliliğinin artırılmasına aktarılmasına olanak verir. Bu açıdan sağlıklı suya erişim, onurlu ve sağlıklı insani gelişimin başat koşullarından biridir. Nitekim söz konusu nedenlerden dolayı Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın (SKA) altıncısı “temiz su ve sanitasyon” olarak belirlenmiştir.
Buna karşılık, dünyada temiz su kaynakları hızla azalmaktadır. Dünya nüfusu artmakta ve şehirlerde toplanmakta; genel refah artışıyla birlikte su tüketimi yüksek boyutlara ulaşmaktadır. İnsani yerleşimler, sanayi ve tarım erişilebilir su kaynaklarından daha fazla su çekmekte, dünyada yaşamın temel taşlarından doğal su döngüsünü yenileyebileceğinden fazla su tüketilmektedir.
Talep arttıkça tatlı su giderek azalmaktadır. Küresel iklim değişikliğinin hem kuraklık hem de aşırı iklim olaylarını tetiklemesiyle giderek azalan tatlı su kaynakları üzerindeki baskı bir kat daha artmaktadır. Dolayısıyla su için rekabet artmakta, su güvenliği tehlike altına atılmaktadır. Su temini konusunda yaşanan sıkıntılar çatışmalara, açlığa, salgın hastalıklara ve kitlesel göçlere yol açarak küresel barış ve istikrarı da tehdit eder hâle gelmiştir.
Su güvenliği bugün savunma ve güvenlik alanının öncelikli riskler listelerinde yer almaktadır. Birleşmiş Milletler (BM), diğer uluslararası kuruluşlar, akademik kurumlar ve sivil toplum örgütleri yayınladıkları raporlarla küresel su tehdidinin ulaştığı noktaya dikkat çekmeye çalışmaktadır.
Bu araştırma raporunun amacı da özellikle küresel barış ve istikrara etkileri açısından küresel su krizinin boyutlarını ortaya sermek ve çözüm önerilerini incelemektir. “Su Güvenliği” başlıklı Araştırma Raporu yazı dizimiz üç bölümden oluşacaktır.
Bu ilk bölümde, küresel su krizinin genel bir görünümü sergilenecek ve sorunun aşılması için ortaya atılan önerilere bakılacaktır. İkinci bölümde, Türkiye’deki su sıkıntısı ele alınacaktır. Ülkemizde su sıkıntısını doğuran sebepler ve bunların aşılması için getirilen öneriler ve eylemler mercek altına alınacaktır. Araştırma raporunun üçüncü bölümünde yaşanan su krizinin küresel güvenlik ve istikrar üzerinde yarattığı riskler irdelenecektir.